Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli

Oyunun Adı: Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli

Hedef Seyirci: Yetişkin
Oyunun Biçimi: Absürd Güldürü
Bölüm: İki Perde
Dekor: Tek Dekor (Belli bir dönemi yansıtmayan, gerçekçi formu bozulmuş bir yatak odası…)
Kostüm: Tüm oyuncular için dört ayrı dönem kostümü
Oyuncu Sayısı: 3 (Erkek: 1, Kadın: 1, Çocuk: 1)
Yardımcı Oyuncu: Yok
Not: Farklı yaşlarda göreceğimiz çocuğun yalnızca sesi kullanılabilir.

Altı sezon İBB Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen oyunun dünya prömiyeri 20.11.2013 tarihinde Haldun Taner Sahnesinde yapılmıştır. Devlet Tiyatrolarının Dramaturg Kurulu tarafından onaylanarak repertuvar havuzuna alınmıştır.

tiyatro oyunu hakkında

KONU

Torunlarının evleneceği gecede intihar etmeye karar veren seksenli yaşlardaki Patricia ile Federico eğlenceli bir ölüm yaşamakta kararlıdır. Bir aksilik çıkmaması için zehirden önce ilaçlarını içerler. Elli yıla yayılmış evliliklerini ölümü beklerken sorgulayacak ve yaşamın kritik dönemlerini yeniden yaşayacaklardır: İlk cep telefonunun çıktığı yıllarda atmışlı yaşlardaki Federico çocuk kitapları basarak büyük paralar kazanan bir yayın evinin sahibidir. Siyasi içerikli muhalif bir dergiyi çıkardığı kırklı yaşlarda ordunun yaptığı darbenin mağdurlarındandır. Karısının ihanetine uğradığını düşündüğü otuzlu yaşlarda akademik kariyerine siyasi olaylar yüzünden son verilmiştir. Her dönemin olağandışı koşulları kahramanlarımızı hayallerinden ve ideallerinden uzak düşürecektir. Dört dönem boyunca ölüm ile yaşam arasında gelip giderken, aşklarını, kıskançlıklarını, ihanetlerini ve evliliklerini sorgularlar. Her seferinde ölüm onlar için en doğru karar olacaktır. Her ölümü deneyişleriyse birbirinden eğlenceli ve trajik olaylara neden olur.

YAZAR GÖRÜŞÜ

Bu oyun “İki buçuk kişilik yatak odası oyunları” olarak tanımladığım üçlemenin birincisidir. İki ana kişisi ve bir yardımcı oyuncusu vardır. Oyunda yanılsamayı bozmayan gerçekçi bir anlatım dili kullanılmıştır. Kara mizahın gücünden yararlanılarak iletişimsizliğin yabancılaşmaya, yabancılaşmanın da insansızlaşmaya dönüşümü işlenmektedir.
Şehir insanının sıkışmışlığı anlatılırken kadın/erkek ilişkilerine eleştirel bir bakış getirilmiştir. Ölümün ürkütücülüğü eğlendirici sahnelerle anlatılır. Oyun kişilerinde Latince isimler kullanılsa da Türkiye’deki darbeler, ekonomik krizler ve siyasi olaylar işlenmiştir. Oyun yaşlılıktan gençliğe doğru akarken oyun kişileri giderek gençleşecektir.
Oyuncuların 35-45 yaşları arasında olması uygun düşer. Dört yaş dönemini canlandıracaklarından deneyimli oyuncuların tercih edilmelidir. Genç ve ileri yaşlardaki seyircilere hitap edebilecek içeriğe sahiptir.

ibb şehir tiyatroları

Tiyatro Topluluğu: İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYEŞİ ŞEHİR TİYATROLARI
Yöneten: ZUHAL ERGEN
Dramaturgi: ARZU IŞITMAN
Kostüm Tasarımı: AYŞEN AKTENGİZ BAYRAŞLI
Işık Tasarımı: MURAT İŞÇİ
Koreografi: ÖZGE MİDİLLİ
Efekt: ERHAN AŞAR
Yönetmen Yardımcısı: NİHAT ALPTEKİ
Süre: 2 PERDE 130 DK.
Oyuncular: BENSU ORHUNÖZ, MERT TANIK

BROŞÜR YAZISI

Ölüm sirke kokusunda, yaşam böğürtlen reçeli tadında…
Bir parçası olduğumuz dünyanın ‘Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli’ kıvamına ayak uydurabilmek fazlasıyla zor…
Hız sarmalında değişerek geliştiğimizi sanırken, hırslarımızın peşine takılarak dünyayı kendimize uydurmaya çalışıyoruz; kimi zaman mızrağımızın ucunu yel değirmenlerine çevirerek atlarımızı dehliyor, kimi zaman atlarını dehleyenlerin ardından yel değirmenlerine saldırıya geçiyor, kimi zaman da yel değirmenlerini savunmaya çalışıyoruz; derken ömürler tükeniyor itişip kakışmalarla…
Yel değirmenlerinin yerini günlük sorunlar aldığında da dünyanın hızı kesilmiyor; birlikte yaşanacak bir eş, sonraki kuşaklara miras bırakılacak çocuklar; derken sonu gelmeyen Sisyphos efsanesinin ortasında düşmüşçesine mücadele, mücadele, mücadele…
En güzel zamanların yaşandığı aşklar, gerçeklerin acımasız yüzünü gösteren ihanetler, direnmesi olanaksız kıskanç duygular; öfke ve nefret patlamaları; dünyanın yılankavi devinimini unutmuşçasına tüketilen zamanlar; derken hırlaşmalar, didişmeler, dalaşmalar…
Hiç farkında olmadan, geçmişin sıkıntıları ile geleceğin kaygıları arasına sıkıştırdığımız yanılsamalar dünyasında, iletişimsizlik yabancılaşmaya, yabancılaşma insansızlaşmaya dönüşmüş; çık çıkabilirsen işin içinden…
Yel değirmenlerinin savaşçıları, dönemeçlerin sonlarına yaklaştığında, neleri değiştirip, neleri değiştiremediklerini görmek ister; hiçbir şeyi değiştiremeyenlerin acısı ağır olur; kendini değiştirmek için de zaman tükenmiştir artık…
Bir ömür, absürd malzemelerinin arasından özenle seçilmişçesine ‘Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli’ gibi yaşanmıştır; biraz acı, biraz buruk ama bazen de tatlı…
Bu tatları kelimelere dökerek ‘kadın/erkek’ ilişkilerinin anlatıldığı ‘bir yatak odası oyunu’ yazmaya niyetlenmiştim. Tek tiyatro oyununa yazacaklarımı sığdıramayınca ikincisini ve üçüncüsünü yazmak zorunlu oldu. Hiç niyetimde yokken ‘yatak odası oyunları’ üçlemesi kendiliğinden ortaya çıkıverdi.
İlk yazdığım oyunun hikayesi, siyasi kargaşaların, ekonomik krizlerin ve askeri darbelerin gündemi belirlediği devletlerin birinde geçiyor. Dört dönem boyunca Federico ile Patricia’nın ölümün kıyısındaki gidiş gelişlerine tanıklık yapıyoruz. Kendini değiştirmeyi akıl edemezken dünyanın düzenini değiştirmeye çalışan Federico eşiklerde kalmanın sancısıyla kıvranmaktadır. Sevdiği adamın yanında olmayı kabullenen Patricia da onunla birlikte sürüklenmektedir. Bu devletin toplumsal yapısı, kahramanlarımızı hayallerinden ve ideallerinden uzak düşürecektir. Ölüm yanlarından teğet geçerken, aşklarını, kıskançlıklarını, ihanetlerini ve evliliklerini sorgularlar. Her seferinde ölüm onlar için en doğru karar olur. Her ölümü deneyişleriyse birbirinden eğlenceli ve trajik olaylara neden olacaktır.
‘Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli’ belleğinizde unutulması zor bir haz bırakır.